eren şenoğlu

hem site url’sine hem de hemen üst kısma adımı soyadımı yazınca bir daha buraya “selam arkadaşlar benim adım eren” yazma fikri şu an çok saçma geldi. o nedenle ben bu paragrafı doğum yılımın 2004, cinsiyetimin erkek, bilgi üniversitesinde işletme öğrencisi ve maalesef ki mükemmeliyetçi bir zihne sahip olduğumun bilgileri ile devam edip bitireyim.

kendi kendime neden kendi adımda bir kişisel web sayfam yok ki dedim ve site benim tasarımlarımla var oldu. tasarım bitmeye yakınken sitenin varoluş amacını belirlemem gerektiği gerçeğini daha fazla öteleyemeyince de sitenin  özünü bir “blogumsu” olarak idealize ettim ve işte buradayız.

yazmayı seviyorum. çünkü yazmadan ne düşündüğümü veya nasıl düşüneceğimi bilemiyorum. ama sadece yazmayı sevseydim de not defterime yazar olayı bitirirdim. yazmak kadar yazdıklarımı paylaşmayı da sevdiğimi fark ettim. sanırım kafamdakilerin başka kafalarda yankılanması fikri hoşuma gidiyor. ve işte bu fikir değişene kadar burada olacağız.

  • büyük harflerin zorbalandığı, samimi ve interaktif bir yer olacak.
  • gündem, felsefe, hayat vb. konularda her telden bir şeyler yazabildiğim bir yer olacak.

herkes gibi the matrix’i ilk izlediğimde hmm güzelmiş dedim fakat yaş kemale erip bir daha izlediğimde ise çarpıldım. sandığımdan çok daha derin bir film olduğunu fark ettim ve aşırı ilgi duydum. özellikle “there is no spoon” sahnesi beni aldı götürdü. o sahnenin bir insanın hayatı boyunca öğrenebileceği en önemli şeyi içinde alt mesaj olarak barındırdığını düşünüyorum. ben de genel noktası bu sahneden olacak şekilde bir kişisel felsefe/paradigma yarattım. bugünlerde hayatımın her alanında kendime benimsetmeye çalıştığım bu paradigmanın hatırlatıcı unsurlarını siteme yerleştirme fikri hoşuma gitti ve sitenin teması haline geldi.

there is no spoon sahnesini izlemek için en yukardaki kaşığa tıklaman yeterli.

 

iletişim: